Kalp hastalıkları, kanser tedavisi ve tüp bebek gibi konularda özel hizmet verdiklerini vurgulayan Savaşan konuyla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Alman Thieme Verlag işbirliğinde geliştirilen ve 17 dilde profesyonel çeviri hizmeti verecek map2heal uluslararası online hasta rezervasyon sistemiyle Kuzey Kıbrıs’a 87 ülkeden sağlık turisti almaya başlayacağız. Sağlık turizminde uluslararası alanda iyi bir konuma geldiğimiz konulara fizik tedavi, üçüncü yaş turizmi, wellness, Thalasso Terapi’yi de ekleyerek Adaya daha fazla sağlık turisti çekmeyi planlıyoruz.”
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi başta olmak üzere sayıları gün geçtikçe artan nitelikli hastaneleri ve klinikleri ile sağlık turizmi açısından Adanın önemli bir potansiyele sahip olduğunu kaydeden Savaşan, “Yabancı hastalar gerek tedavileri gerekse de yaptıkları diğer harcamalarla ülkelerin ekonomilerine büyük katkı sağlıyor. Sağlık turizmi bu özelliğiyle ekonomilerde çarpan etkisi yaratıyor. Biz kişi sayısı yerine, yaratılan katma değerin daha önemli olduğuna inanıyoruz. Kıbrıs Sağlık Turizmi Konseyi, Adada sağlık turizminin gelişmesi için bir görev üslendi. Ülkede katma değerin çoğalması için de etkinlikler yapacağız.”
SURLARİÇİ/LEFKOŞA:
Dünyanın bölünmüş son başkenti olan Lefkoşa’nın ilk yerleşim yeri çember şeklinde surların içinde. Surlariçi’ndeki çok sayıda tarihi yapı ve daracık sokakların arasında canlı bir şehrin havası kesin görülmesi gereken yerlerden biri yapıyor.
BÜYÜKHAN / LEFKOŞA:
Lefkoşa Surlariçi’nde en canlı, en mistik havası olan Büyükhan’ın içinde hediyelik eşya dükkanları, cafeler bulunuyor. Hanın içinde tamamen bu zamandan uzaklaşıp kendinizi tarihte yolculuk yaptığınızı hissedeceksiniz. Eğer denk gelir de sene de bir yapılan festivaline denk gelirseniz çok şanslısınız.
SELİMİYE CAMİ / LEFKOŞA:
Önceki adı St. Sophia Katedrali olan Selimiye camisini, adada büyük eserler bırakan Luzinyanlılar zamanında yapılmış. Surlariçi’nde bulunan cami görkemli duruşuyla turistlerin ilgisini çekiyor.
BARBARLIK MÜZESİ / LEFKOŞA:
Adada tatsız olayların başladığı 1960’lı yıllarda, kanlı noel diye adlandırılan gecede Rumların saldırıları arttı. Binbaşı Nihat İlhan’ın evde olmadığı bir akşam evine baskın düzenlendi ve eşi ve çocukları öldürüldü. Ev, içinde hiç bir şeyde dokunmadan müzeye çevrildi. Küvetteki kan lekeleriyle, duvarlardaki fotoğraflar ve kurşun izleri ile evin içinde tam anlamıyla kan donduran bir ortam var. Günümüz de o günleri hatırlatan en güzel yerlerden birisi.
ST.HILERION KALESİ / GİRNE:
Yine Lüzinyanlılar’dan kalma Kıbrıs’ın 3 kalesinden en güzeli. Bütün Girne’yi görebileceğiniz manzarası ve masallardaki mistik kale tarzıyla St. Hilerion atlanmaması gereken bir kale. Rivayete göre, Umberto Eco ve Walt Disney bu kaleden esinlenerek kitaplarında ve çizgi filmlerinde kullanmış.
PELLA PAIS MANASTIRI / GİRNE:
Girne’nin doğusunda Beşparmak dağlarının yamacında Lüzinyanlılar’ın yaptığı bir manastır. Mekan olarak çok şirin bir İngiliz mahallesi manzara ise komple Girne mahallesi. Pella Pais’in içinde dönem dönem klasik müzik konserleri oluyor. özellikle o konserlerden birine mutlaka gitmelisiniz.
GİRNE KALESİ / GİRNE:
Ticaretin merkezinde bir ada olduğu için tarih boyu korsanlar ve savaşlar eksik olmamış. Bundan dolayı dönem dönem eklemeler ve güçlendirmeler ile bu gün oldukça büyük bir kale halini almış. Girne Kalesi büyük olduğu kadar içinde sergilediği eserlerle de değerli. Baştan aşağı hakkını vererek gezmek için bir günü kaleye ayırmak lazım.
GİRNE YAT LİMANI / GİRNE:
Kıbrıs’ın en şirin, en güzel ve tam bir Akdeniz şehri havası yaşanılacak bir yer Girne yat limanı. Özellikle yaz aylarında restoranları, cafeleri, dükkanları ve inci gibi dizilmiş yatlar ile vazgeçilmez bir güzelliğe sahip.
KARAOĞLANOĞLU MÜZESİ VE ŞEHİTLİĞİ / GİRNE:
1974 deki Barış harekatında çıkartmanın ilk günlerinde Binbaşı İbrahim Karaoğlanoğlu ve şimdiki hava alanına adı verilen Yüzbaşı Fehmi Ercan karargah olarak kullandıkları evin kapında bir roket atar ile vurulur. O ev şu an onların ve Kıbrıs şehitlerinin anısına müze ve şehitlik oldu. Şehitlikte mezarlık var. müze kısmında genel olarak barış harekatını anlatan sunum ve harekattan kalan eşyalar var. Ayrıca o dönemde Rumların kullandıkları savaş araçlarının sergilendiği açık hava müzesi mevcut.
MAVİ KÖŞK / GİRNE:
İtalyan asıllı Rum avukat, mafya babası Paulo Paolides tarafından yapılan bir köşk. Sıradan köşklere benzemeyen bu köşk o zamanın şartlarına göre üst düzey konforlu ve son derece teknolojik olarak döşenmiş. Neredeyse köşkün her bölümünde şaşırtan özelliklerle dolu bu köşkü gezmekte fayda var.
AZİZ MAMAS KİLİSESİ / GÜZELYURT:
Güzelyurt’ta Bizans döneminde yapılan bir kilise. Aziz Mamas ise o bölgede mağarada yaşayan bir keşiş. Kiliseye onun adı verilmiş. Kıbrıs’ta halen kullanılan nadir kiliselerden biridir.
GÜZELYURT DOĞA VE ARKEOLOJİ MÜZESİ / GÜZELYURT:
Aziz Mamas kilisesinin hemen yanında bulunuyor. O bölgede çıkan arkeolojik eserler sergileniyor. Özellikle altın bir taç var ki Kıbrıs’ta çıkarılmış en değerli parçalardan biridir. Ayrıca müzenin alt kısmında yine bu bölgede yaşayan hayvan örnekleri doldurulmuş halde sergileniyor.
KAPALI MARAŞ / MAĞUSA:
Bir ölü Şehir. 1974 yılındaki barış harekatında Türkler tarafından ele geçirilmiş. Şu an ne Türkler ne de Rumlar yaşıyor. Zamanında Akdeniz’in en gösterişli tatil yeri olan Maraş bölgesi, bir anda insansız ölü şehre dönmüş. Dışarıdan da göründüğü üzere komple bütün şehir yıllardır ilk bırakıldığı gün gibi bekliyor.
NAMIK KEMAL MEYDANI / MAĞUSA:
Namık Kemal, Ünlü “Vatan yahut silistire” oyunundan dolayı Mağusa’ya sürgüne gönderilir. Mağusa’da 38 ay sürgünde yaşadı. En iyi eserlerini de burada yazdı. Namık Kemal meydanı Mağusa’nın en turistik meydanı. Meydanda Namık Kemal müzesi, Namık Kemal’in zindanı cafeler, restoranlar ve tarihi mekanlar mevcut.
LALA MUSTAFA PAŞA CAMİ / MAĞUSA:
Eski adı St Nicholas Katedrali Olan Lala Mustafa paşa camisi de Namık Kemal Meydanında bulunmaktadır. Lüzinyanlıların yaptığı bu cami, Lefkoşa’ da ki Selimiye Camisi ile aynısıdır ve dönemim en görkemli yapılarından biridir. Ayrıca caminin yanında 750 yıllık yaşıyla adanın eski ağacı olan gümbez ağacı bulunmaktadır.
ST. BARNABAS MANASTIRI / MAĞUSA:
Kıbrıs’a Hristiyanlığı yaymak için gelen St Barnabas için 477 yılında yapılan, mezarının da içinde olduğu manastır. Gerek yapısı gerekse içinde sergilenenlerin eserlerden dolayı mutlaka gezilmesi gereken bir yer.
SALAMİS HARABELERİ / MAĞUSA:
Bronz çağında kurulmuş ve zamanında Kıbrıs’a başkentlik yapmış bir şehir. Salamis Harabelerinde Forum, Roma Jimnastik Salonu, Roma Tiyatrosu, Pazaryeri, Zeus Tapınağı ve Salamis krallarının mezarı bulunmaktadır. Bu gün bile o zamanki şehrin ihtişamını bulabileceğiniz nadir antik şehirlerden biri.
ALTINKUM PLAJI / İSKELE:
Kıbrıs’ın şehir kalabalığından uzaklaştıkça Karpaz’a yani buruna varırsınız. İyice ilerledikçe yaban eşeklerinin ve caretta carettaların diyarına gelirsiniz. Hemen orada adanın en güzel plajı önünüze çıkar. Akdeniz’in en büyük ve en bakir ince kum plajı olan altın kum plajı görenleri büyülüyor.
APOSTOLOS ANDREAS MANASTIRI / İSKELE:
Zafer burnuna çok yakın bir yerde bulunan kilise İsa’nın havarilerinden Andreas adına yapılmıştır. İnanışa göre ada su sıkıntısı çekerken Andreas gelmiş ve bastonunu vurarak şimdiki manastırın yanından su çıkarmış. Şu an hala oradan bir su akmakta. Dini günlerde ve pazar günleri Hristiyanlar ayin için buraya akın ediyorlar.
ZAFER BURNU / İSKELE
Zafer Burnu, haritada dikkatimizi çeken Kıbrıs’ın kuzey doğusunda bıçak gibi uzanan burnudur.